2021

"Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır... ya da milleti esaret ve sefalete terk eder..." Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk

      

Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'ün gösterdiği hedefe doğru yürüyen, demokratik, laik, sosyal, hukuk devleti sistemini benimsemiş, tam bağımsız ,aydınlık ve müreffeh yarınlarımız için ilim ve fen ışığında öğrenci yetiştiren bütün öğretmenlerimizin bu özel gününü saygı ile kutluyoruz.

 

Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm öğretmenlerimizin ''24 Kasım Öğretmenler Günü'' kutlu olsun...
RPADD Mainz

 

13 Kasım 2021 Cumartesi günü Bodenheim'da düzenlendiğimiz "Cumhuriyetimizin 98. Yılı" etkinliğimize Avrupa Atatürk Düşünce Dernekleri Birliği Başkanı Dr. Mustafa Tosun ve Gazeteci Oktan Erdikmen konuk oldular.
Açılış konuşmasını yapan Rheinland Pfalz Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Ali Seyfi 98. yılında cumhuriyetimizin geldiği durumdan söz etti. Konuklarımızdan Gazeteci Oktan Erdikmen Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatından bazı önemli kesitleri , o dönemde yaşanılanları aktardı. AADD Birliği Başkanı Dr. Mustafa Tosun ise cumhuriyetin temel ilkelerine dikkat çekerek bunların üzerinde durdu. Programımıza konuk olan Dr. Mustafa Tosun'a ve Gazeteci Oktan Erdikmen'e ,ayrıca etkinliğimizde bulunan herkese çok teşekkür ediyoruz.
RPADD Mainz Yönetim Kurulu

Toplumun her kesimini kucaklayan, ileri görüşlü, üstün yetenekli, onurlu bir ulusu çağdaş değerlerle yeniden var eden, adını dünya tarihine altın harfler ile yazdıran büyük lider, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete intikal edişinin 83. yıl dönümünde kutlu hatırasını özlemle, hürmetle ve minnet duygularımızla anıyoruz...

"Açtığın yolda, kurduğun ülküde, gösterdiğin amaçta hiç durmadan yürüyeceğime ant içerim ... "

Rheinland Pfalz Atatürkçü Düşünce Derneği - Mainz

       

           Cumhuriyetimiz adım adım 100 yaşına doğru ilerlerken her geçen yıl daha fazla gururlanıyor ve cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün değerini daha da iyi anlıyoruz. Onun 29 Ekim 1923 tarihinde ilan ettiği Cumhuriyet, Türk milletine bırakılmış en büyük miras ve vazgeçilmez bir değerdir. Bizler bu mirası laik ve demokratik anlayıştan taviz vermeden, Atatürk’ün çizdiği çağdaş uygarlık yolundan ayrılmadan her daim yüceltmeye devam edeceğiz.  

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ilk başkanı ve Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, kahraman silah arkadaşlarını, aziz şehitlerimizi, gazilerimizi ve ülkemize, milletimize hizmeti geçenleri rahmet, minnet ve şükranla anıyor; Türk milletinin yeniden doğuşu ile kurulan Cumhuriyetin 98. yılını ve  29 Ekim Cumhuriyet Bayramınızı kutluyoruz. 

Sevgili Atatürkçüler,

     

    Bu yıl Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 98. yıldönümünü kutlamanın gurur ve sevincini, ayrıca bu vesilesiyle pandemi sonrası sizlerle tekrar bir araya gelecek olmanın mutluluğunu yaşıyoruz.

 

    Cumhuriyetimizin ilanının 98. yılı şerefine 13 Kasım 2021 Cumartesi günü saat 17:00’de, Bodenheim’da düzenleyeceğimiz kutlamada sizleri de aramızda görmekten mutluluk duyacağız. Avrupa Atatürkçü Düşünce Dernekleri Birliği Genel Başkanı Dr. Mustafa Tosun ve Türkiye’de ve Almanya’da çeşitli gazete ve dergilerde editörlük ve muhabirlikten sonra belli bir süredir kendi youtube kanalında günlük haber özetleri hazırlayıp sunan Gazeteci Yazar Oktan Erdikmen konuk olarak katılacaktır. Gecede ayrıca sizler için hazırladığımız ikramlarımız da olacaktır. Arzuya göre birlikte getireceklerinizle menümüze katkıda bulunabilirsiniz.

 

Saygılarımızla,

Rheinland Pfalz Atatürkçü Düşünce Derneği – Mainz

Başkan Ali Seyfi ve Yönetim Kurulu Üyeleri

 

Not : Pandemi dolayısıyla korona kuralları geçerlidir!

Değerli üyelerimiz,    
 

Almanya’da birçok derneğin ortak çalışması sonucu gerçekleştirilen "Vatan İçin El Ele" yardım kampanyası başarı ile tamamlandı. 

 

Kampanya sonucunda 4000 Euro değerinde yardım toplandı. Toplanan yardım Antalya´da bulunan değerli Duisburg ADD Başkanı Gülveren Cebir tarafından AHBAP Derneği yetkililerine banka yoluyla teslim edilmiştir.

Hepinize katkılarınız için teşekkür ederiz.

 

#addbielefed

#addduisburg

#addgütersloh

#addmainz

#addosnabrück

#addwangen

#çydbielefeld

#türkişçileriyardımlaşmavekültürderneğirheda

#türkvelilerderneğiBağış

 
Büyük Önderimiz ve Ebedi Başkomutanımız Mustafa Kemal Atatürk, büyük NUTUK'ta 30 Ağustos zaferini şöyle anlatıyor:
 
"Muhterem Efendiler,
 
Afyonkarahisar-Dumlupınar Meydan Muharebesini ve ondan sonra düşman ordusunu tamamiyle yok eden veya esir eden ve kılıç artıklarını Akdeniz'e, Marmara'ya döken harekâtımızı açıklayıcı ve vasıflandırıcı söz söylemeyi gereksiz sayarım.
 
Her safhasıyla düşünülmüş, hazırlanmış, idare edilmiş ve zaferle sonuçlandırılmış olan bu harekât, Türk ordusunun, Türk subay ve komuta heyetinin yüksek kudret ve kahramanlığını tarihe bir kere daha geçiren muazzam bir eserdir.
 
Bu eser, Türk milletinin hürriyet ve istiklâl düşüncesinin ölümsüz bir âbidesidir. Bu eseri yaratan bir milletin evladı, bir ordunun Başkomutanı olduğumdan, mutluluk ve bahtiyarlığım sonsuzdur".
 
Bizlerde büyük azim, inanç, emek, çaba, birlik ve beraberlikle zaferler kazanan ecdadın torunları olarak başta ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere,destan yazan istiklal mücadelemizin bütün kahramanlarını rahmet, şükran ve saygıyla anıyoruz. Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'ün gösterdiği yoldan hiçbir zaman sapmayacağımızı da bir kez daha dile getiriyoruz.
 
30 Ağustos Zafer Bayramımız Kutlu Olsun...
 
Rheinland Pfalz Atatürkçü Düşünce Derneği - Mainz

 

Bölgemizde birçok derneğin kolektif çalışması sonucu başlattığı
"Vatan İçin El Ele"
yardım kampanyasına hepinizin katkılarını bekliyoruz.

#addbielefed #addduisburg
#avrupaatatürkçüdüşüncederneklerbirliği #addgütersloh #rpaddmainz #addosnabrück #addwangen #çydbielefeld
#türkişçileriyardımlaşmavekültürderneğirheda #türkvelilerderneği
#aaddbirliği

            Atatürk’ün Istanbul’dan Samsun’a yolculuğu anlam bakımından bugünün gençlerine yol gösterici niteliktedir. Rheinland Pfalz Atatürkçü Düşünce Derneği olarak 19 Mayısa özel derlediğimiz örgütlenme dönemini, o yılda alınan kararları bir yazı ile sizlere hatırlatmak istedik. Eminiz ki gençlerimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında yaşanan zorlu mücadeleyi daima göz önünde tutulacak ve Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği yolda fikri hür, vicdanı hür gençler olarak bu aziz vatanın yücelmesinde ve yükselmesinde gayret ve kararlılıkla yoluna devam edecektir.

* * *

Ulusal kurtuluş mücadelesi; 19 Mayıs 1919’da Atatürk’ün Samsun’a çıkması ile başlayan, 9 Eylül 1922 de Izmir’de düşman askerlerinin denize dökülmesi ile biten uzun bir süreçtir. Bundan sonraki süreç ise, kazanılan başarının uluslararasında kurulacak Türkiye Cumhuriyeti Devletinin tanınmasının sağlanması, Cumhuriyet’in ilanı ve devrimlerle devam eder.

           

            Atatürk 19 Mayıs 1919’ta Samsun’a geldiğinde Rum eşkiyaları Ingiliz işgal askerlerinden aldıkları destek ve cesaretle Karadeniz kıyılarında bir Pontus devleti kurmak için halkı bezdirmiş, halkın ise kendisini savunmaktan başka bir şey yapacak hali yoktu. Manzara içler acısı idi. Atatürk Samsun’dan 15. Kolordu komutanı Kazim Karabekir ve 20.Kolordu komutanı Ali Fuat Cebesoy’a bir telgraf çekerek , görevimiz milletimizin içinde bulunduğu durumdan kurtarmak, onlara olan borcumuzu ödemek için Samsun’da fazla kalmayacağını, Anadolu’ya geçeceğini ve onlardan önerilerini bildirmesini ister. Kazim Karabekir hatıralarında Mustafa Kemal Paşa’nın gelmesine çok sevindiğini, zaten bunu da beklediğini yazar.

 

            Atatürk 25 Mayıs 1919’da Samsun’dan ayrılır. Yolda giderken öküzle tarla süren bir köylüye raslar, arabadan iner ve köylüye " Hemşerim, düşman Samsun’a asker çıkaracak. Belki buraları da işgal edecek, sen ise rahat toprağı sürüyorsun". Köylü " Paşa paşa sen ne diyorsun? Biz üç kardeş ,iki de oğul vardı. Yemen‘de, Kafkas‘da, Çanakkale‘de elden gitti. Bir ben kaldım. Evde üç dul kadın, sekiz yetim var. Hepsi benim sabanımın ucuna bakıyorlar. Şimdi benim vatanım da yurdum da aha şu tarlanın ucu. Düşman buraya gelinceye kadar benden hayır bekleme". Ne varki gene de Anadolu halkına başvurmak gerekmekteydi. Vatanın kurtuluşu anca halkı kazanmakla mümkün olurdu. Işte Atatürk’ün Anadolu’ya geçmesindeki amacı halkı örgütlemek ve düzenli bir ordu kurmaktı.

 

30 Mayıs 1919 cuma günü Havza’da Izmir Şehitleri adına bir mevlüt tertiplenir. Mevlüte mümkün olduğu kadar civar köylerden de halkın katılması sağlanır. Bu mevlüt Mustafa Kemal Paşa’nın halkın arasına ilk katılışıdır. Ama asıl iş halkı etkileyecek ulemaya düşmektedir. Bu kişi de Sıtkı hocadır. Onun gelmesi ve halka onun hitap etmesi kararlaştırılır. Sıtkı Hoca ortalıkta yoktur. Hemen Sıtkı hoca ikna edilir ve 12 Haziran‘da Havza’da bir miting düzenlenir. Sıtkı Hoca kürsüye gelir ve halkı cihada çağırır. Elinde silah olan silaha, balta olan baltaya ikisi de yoksa odunla savaşacaksınız çağrısı yapar. Sıtkı Hoca kazanılmıştır. Işte halk önderlerinin mücadeleye kazanılmasının ne kadar önemli olduğunu Atatürk yanındakilerine göstermiştir. Havza örneğinde oldugu gibi bundan sonraki süreç de halkı etkileyecek ve peşinden sürükleyecek halk önderlerini kazanmayı hedeflemiştir.

 

            Atatürk bir taraftan düzenli bir ordu kurmaya çalışırken diğer taraftan halk önderleri ile ilişki kurmaya ve onları etkilemeye çalışıyordu.

 

Amasya‘ya 12 Haziran 1919 da vardı. Halk onun gelişini önceden haber almıştı. Amasya girişinde onu büyük bir kalabalık bekliyordu ve burada halka şöyle hitap etti; "Amasyalılar, padişah ve hükümet itilaf devletlerinin elinde esirdir. Memleket elden gitmek üzeredir. Bu kötü gidişe çare bulmak için sizlerle işbirliği yapmaya geldim. Düşmanlarımızın Samsun‘dan yapacağı bir çıkarma hareketine karşı ayaklarımıza çarıklarımızı çekerek, dağlara çekilecek, vatanımızı son kayasına kadar müdafaa edeceğiz."

 

            Amasya‘da şehrin ileri gelenleri ile bir toplantı yaptı. Amasya‘da yine ön plana çıkan bir din adamı Abdurrahman Kamil Efendi, Sultan Beyazıt camiden şöyle konuştu; " Ey ahali, milletin istiklali tehlikeye düşmüştür. Bu felaketten kurtulmak için icab ederse, vatanın son ferdine kadar ölmeyi göze almak lazımdır. Artık padişah olsun, unvanı ne olursa olsun, onun bir hikmeti kalmamıştır. Yegane kurtulus çaresi, halkın hakimiyeti doğrudan doğruya ele almasıdır."

Abdurrahman Kamil Efendi‘nin konuşmasında açıkça padişah ve hükemetten umudun kesildiğinin halk önderleri tarafından görülmeye baslandığı görülüyor.

 

            Atatürk‘ün Amasya yolculuğunun ayrı bir önemi vardır. Direniş prensip kararları ilk defa Amasya‘da yazılı hale getirilmiştir. Buna tarihte Amasya kararları denir. Bu kararlar şu üç cümlede özetlenebilinir.

- Milletin istikbalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.

-Milletin içinde bulunduğu duruma göre harekete geçmek ve haklarını yüksek sesle cihana işittirmek için her türlü etki ve denetimden uzak milli bir heyetin varlığı zaruridir. ÖNDERLIK

- Anadolu‘nun her bakımdan emniyetli yeri olan Sivas‘da kongre toplanacaktır.

Amasya kararları en kısa zamanda tüm yurda yayılır ve halk arasında padişah ve hükümetinden umut kesilmiştir.

           

            Amasya‘dan ayrıldığı sırada Istanbul hükümeti onun görevden alındığına dair genelgeyi tüm yurda bildirdi ve kendisinin de Istanbul‘a dönmesi için haber gönderilir. Atatürk Amasya‘dan Sivas‘a yolculuğu sırasında tedirgin ve tertiplidir. Işgal kuvvetleri ve Istanbul hükümetinin kendisine tuzak kurması endişesi taşımaktadır, endişesinde de haklıdır.

 

            Tokat‘da kendisini bir binbaşı ve 20 Asker karşıladı. Tokat‘dan ayrıldıktan 5-6 saat sonra Sivas valiliğine geldiğini bildirmek üzere bir telgraf çekilmesini telgrafhaneye bildirdi. Bu arada Sivas‘ta onun geleceğini bildiği için yoğun bir telaş vardı. Elazığ valisi Ali Galip, paşanın geldiğinde tutuklayıp Istanbul‘a gönderilmesi için Sivas valisini ikna etmeye çalışıyordu. Sivas‘ın caddeleri Atatürk‘ün yetkilerinin elinden alındığını ve tutuklanması gerektiğini bildiren bildiri ve afişlerle donatılmıştı. Tam bu kargaşalıkta Atatürk ve yanındakiler Sivas‘a yakın bir çiftlikte konaklarken tüm görevlerinden alındığını bu çiftlikte öğrenir.

 

Haber geldiğinde Sivas valisi Elazığ valisine "işte gelmiş buyur tutukla" korkudan yüzü sararan vali "ben tutuklayalım derken kendi il sınırlarıma gelirse demiştim." der. O halde "madem tutuklamıyacağız buyur karşılamaya gidelim". Sivas‘da Atatürk ve arkadaşlarını coşkulu halk kitleleri karşıladı. Sivas‘taki temaslarının ardından Kazım Karabekir Paşa‘nın kendisini doğu illerinden temsilcilerinin katılacağı kongreye davet etmesinden dolayı Erzurum‘a hareket etti.

Ne varki Erzurum‘a hiç bir vasfı olmadan sivil bir kişi olarak varacaktı. Kazım Karabekir Paşa‘nın tavrı nasıl olacaktı? Ya kendisini tutuklayıp teslim ederse, bu endişelerle gidiyordu.

 

            3 Temmuz 1919‘da Erzurum‘a vardı. Yoğun geçen günler başlamıştı bir taraftan temaslar sürdürürken diğer taraftan ordu komutanları ile haberleşiyordu. 8 Temmuz akşamı ordudan istifa etti. Artık o sivil bir kişiydi ve hiçbir vasfı kalmamıştı. Işte bu arada Kazım Karabekir Paşa , subay ve erleriyle Atatürk‘ün karşısında asker selamı verir, "emrindeyiz paşam" der. Kazım Karabekir Paşa‘nın bu tavrı tarihin akışına yön vermiştir. Atatürk sivil de olsa o askerlerin gözünde yine tartışmasız bir komutandır. Emirler ondan alınır ve yerine getirilir.

 

Erzurum‘daki temaslarında ilk defa yeni bir hükümet kurulma fikrinden bahsetmiştir. Arkadaşlarıyla yaptığı toplantılarda "Memleketi kurtarmak, günün felaket ve ızdırap kaydeden şartlardan kurtulmak için ne yapmalıyız? Tek tetbir Hakimiyeti Milliye‘ye dayanan kayıtsız, şartsız müstakil bir Türk Devleti kurmayı hedeflemeliyiz. Hedefimiz bu olacak. Kolay şey değil. Idealimizi gerçekleştirmek için şimdiden şahıs şahıs yükleneceğimiz görevler ağır, zor hatta tehlikelidir. Milli mücadele, topyekün mücadele esastır. Büyük mukavemetlerle, ihanet ve hiyanetlerle karşılaşacağımız muhakkaktır.Milli mücadeleye katılanları yok etmek için saray, hükümet, ecnebiler kesin ki harekete geçeceklerdir. Ayrıca yer yer halkın aldatılması, isyanlar, ihtilaller çıkarılması ve bütün bu menfi hareketlerin milli mücadele aleyhinde galip gelmeleri ihtimal dahilindedir." der ve tüm bu şartlarda mücadele etmek isteyenlerle birlikte olacağını, eğer işin başında birlikte olamayacağını bildiren olursa da anlayışla karşılayacağını belirtir.

 

23 Temmuz‘da kongre toplanır. Kongreye M. Kemal Paşa bazı üyelerin itirazına rağmen kongre başkanı seçilir. 14 gün süren kongrede şu prensipler üzerinde anlaşmışlardır :

- Milli sınırlar içinde vatan bölünmez, parçalanmaz bir bütündür.

- Osmanlı hükümetinin dağılması halinde ve her türlü yabancı işgal ve müdaheleye karşı, millet kendini birlik halinde savunacaktır.

- Merkezi hükümet vatanın, istiklalin muhafazasını sağlayamadığı takdirde, bu maksadı sağlamak için, geçici bir hükümet kurulacaktır.

-Milli kuvvetleri amil ve milli iradeyi hakim kılmak esastır.

- Hristiyan unsurlara, siyasi hakimiyetimizi bozacak imtiyazlar verilemez.

- Manda ve himaye kabul olunamaz.

- Milli iradeyi temsil etmek üzere, Meclisi Mebusan derhal toplanması mecburidir.

 

            29 Ağustos 1919’ta Atatürk ve arkadaşları Sivas’a hareket ederler ve 2 Eylül de varırlar. Sivas’ta kongre açılmadan önce hava çok karışıktır. Içlerinde Atatürk‘ün en yakın arkadaşları dahil , M. Kemal Pasa’nın kongre reisliğine karşıdır. Milli istiklal değil, bir yabancı devletin himayesine girmeyi isteyen delegeler vardır. Ayrıca Elazığ valisi Ali Galip Elazığ’da Kürtleri ayaklandırıp, silahlandırarak ve Ingilizlerden yardım görerek Sivas’a baskın yapmak, kongreyi dağıtmak, öncüleri tutuklama teşebbüsüne geçer. Zor şartlarda bu baskın bastırılır. Sivas’ta Atatürk büyük bir mücadele verir ve sonunda kendisini kongra başkanı seçilmesini sağlar. 4 Eylül‘de kongre toplanır ve 12Eylül‘de sona erer.

 

Sivas kongre kararları ;

1. Milli sınırlar içinde vatan bölünmez bir bütündür parçalanamaz.

2. Her türlü yabancı işgal ve müdahaleye karşı millet topyekün kendisini savunacak ve direnecektir.

3. Istanbul hükümeti, harici bir baskı karşısında memleketimizin herhangi bir parçasını terk mecburiyetinde kalırsa, vatanın bağımsızlığını ve bütünlüğünü temin edecek her türlü tedbir ve karar alınmıştır.

4. Kuvay -i Milliye‘yi tek kuvvet tanımak ve milli iradeyi hakim kılmak temel esastır.

5. Manda ve himaye kabul edilemez.

6. Milli iradeyi temsil etmek üzere Meclisi Mebusan‘ın derhal toplanması mecburidir.

7. Ayni gaye ile milli vicdandan doğan cemiyetler, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adı altında genel bir teşkilat olarak birleştirilmiştir.

8. Genel teşkilatı idare ve alınan kararları yürütmek için kongre tarafından Temsil Heyeti seçilmiştir.

 

Atatürk‘ün Sivas‘ta kaldığı 22 Aralık 1919‘a kadar çok yoğun geçer. Telgraflarla bir taraftan sivil örgütlenmeyi gerçekleştirirken diğer taraftan düzenli ordu kurma çalışmalarını sürdürür. Kurtuluş Savaşı’nın coğrafi konumundan dolayı en iyi şekilde Ankara’dan yönetileceğini düşünen Atatürk    22 Aralık 1919‘ta Sivas‘tan yola çıkar ve zorlu yolculuğun arkasından 27 Aralık 1919‘ta Ankara‘ya varır. Atatürk’ün Ankara’ya gelişi bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması ve Kurtuluş Savaşı’nın başlatılması için oldukça önemli bir olaydır. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kuruluşu ve Türk ordusunun kurulup çalışmalara başlaması gibi birçok gelişme ve hazırlık Ankara’da yapıldı. Milli Mücadele merkezi artık Ankara’ydı.

 

     Kısaca vermeye çalıştığımız bu yolculuk Türk Milleti için bir dönüm noktası oldu ve kurtuluşun başlangıcıydı. Milli Mücadele’yi başlatmak üzere Samsun’dan Anadolu topraklarına bastığı 19 Mayıs 1919 tarihinin önemi nedeniyle de 19 Mayıs’ı Türk gençliğine armağan etti.        

 Atatürk "Gençler! Benim gelecekteki emellerimi gerçekleştirmeyi üstlenen gençler! Bir gün bu memleketi sizin gibi beni anlamış bir gençliğe bırakacağımdan dolayı çok memnun ve mesudum" derken Türk gençliğine olan güvenini de anlatmıştır.

 

   Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında yaşanan zorlukları her zaman göz önünde tutarak,19 Mayısları Atatürk’ün emanetine daima sahip çıkarak kutlamalıyız.

 

   

   19 Mayıs 2021

 

     Atatürk’ün Samsun’a ayak bastığı tarih olan 19 Mayıs 1919 Türkiye Cumhuriyeti tarihinin dönüm noktalarından biridir. Türk milleti 1. Dünya Savaşı sonrası içinde bulunduğu durumdan kurtulmanın çarelerini ararken kurtuluşun Anadolu’da olduğunu bilen Mustafa Kemal Atatürk Samsun’a ayak basarak milletine “Kurtuluş” yolunu açmıştır.

 

      Ayrıca Mustafa Kemal Atatürk Millî Mücadele sıralarında Türk milletini ileri götürecek ve köhnemiş fikirlere karşı gelecek olanların genç fikirler olduğunu görmüştü. Bu nedenle de “gençlik” kavramı Atatürk için ayrı bir önem taşımaktaydı ve O gençliği şu şekilde ifade etmişti; “Genç fikirli demek, doğruyu gören ve anlayan gerçek fikirli demektir.

 

     Bizlerde eminiz ki gençlerimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında yaşanan zorlu mücadeleyi daima göz önünde tutarak Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği yolda elde ettikleri donanım ve bilinçleri ile fikri hür, vicdanı hür gençler olarak bu aziz vatanın yücelmesinde ve yükselmesinde gayret ve kararlılıkla yollarına devam edeceklerdir.

 

     1919’daki zorlu zamanlardan 102 yıl sonra başka bir zorlu zamanları yaşıyoruz. Bu sefer bütün dünya olarak. O yüzden milli bayramlarımızı da dini bayramlarımızı da eskisi gibi kutlayamıyoruz. İnsanlık olarak büyük bir imtihandayız. Ama hepimizi ayakta tutansa umudumuz! Umarız ki Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli değerleri olan milli günlerini dernek olarak sizlerle tekrardan bir arada kutlar, toplantılarımızla yeniden bir araya geliriz.

 

      Sizlerin ,umudumuz olan gençlerimizin ve milletimizin 19 Mayıs Atatürk’ü Anma , Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutluyor, bizlere bu toprakları emanet eden başta Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, tüm şehit ve gazilerimizi minnet ve rahmetle anıyoruz.

 

Rheinland Pfalz Atatürkçü Düşünce Derneği – Mainz

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Kutlu Olsun

 

          23 Nisan 1920, Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının başlattığı Kurtuluş Savaşı’nın önder kadrolarının millet adına toplandığı, hem Kurtuluş Savaşı’na hem devrimlere önderlik ettiği, Türk millletinin iradesini temsil eden Birinci Büyük Millet Meclisi’nin açılış günüdür. O gün egemenliğin saraydan alınıp millete verildiği gündür. O günün şartlarında açıkça söylenmese de Osmanlı’nın yıkılıp Cumhuriyet’in kurulduğu gündür.

 

          23 Nisan 1924’te Atatürk, “23 Nisan” gününü bayram olarak kutlanmasına karar  vermiştir. Büyük önderin düşüncesinde çocuklar milletin geleceğidir. Onlara duyduğu sarsılmaz güvenin ve büyük sevginin ifadesi olarak 23 Nisan 1929 yılında da bu bayramı çocuklara armağan etmiştir.

 

          Atatürk’ün kendi deyimiyle en büyük eserim dediği , “Cumhuriyet”’i başından sonuna kadar en küçük detaylarıyla, kendi kelimeleriyle anlattığı, bu günün koşullarında unutturulmaya çalışılan “Nutuk”’ta anlatıldığı gibi; tarihimizin gurur dolu sayfalarının yeni nesillerce öğrenilmesi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin devamını emanet edeceğimiz çocukların bu bilinçle yetişmesi amacıyla 23 Nisanlar önemli birer vesiledir.      

 

          Günümüz koşullarında egemenliğin yeniden milletten alınıp saraya verilmek istendiği, özgür yurttaş olmak yerine yeniden kul olmanın hayata geçirilmeye çalışıldığı bir dönemden geçmekteyiz. Hatta bazı akıl tutulması yaşayan hastalıklı zihinler Hilafetin tekrar geri gelmesi için gerek medya gerekse toplum nezdinde çalışmalar yapmaktadır. Bunlar her ne kadar toplumun büyük bir kısmı tarafından tepkiyle karşılansa da cesaret aldıkları odaklar sebebiyle korkutucudur. Fakat ne kadar korkutucu olursa olsun bu günleri Atatürk devrimlerine sahip çıkan başta çocuklar, gençler olmak üzere Türk halkının kararlı iradesi ile atlatacağına inancımız tamdır. Bizler bu inançla ülkemizdeki Atatürkçülerle dayanışma içinde olduğumuzu bir kez daha belirtmek istiyoruz.

 

          Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kurucusu ve ilk başkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere bize bu cennet vatanı armağan eden bütün şehit ve gazilerimizi saygı ve rahmetle anıyor, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 101. kuruluş yıl dönümünü ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınızı kutluyoruz.

 

Rheinland Pfalz Atatürkçü Düşünce Derneği - Mainz

Çanakkale Savaşları, bir milletin birlik ve beraberlik içerisinde vatan toprağına karşı duyulan bağlılığın ve inancın o yüksek ruh halinde bir vücut olmasıdır ki dönemin güçlü ve donanımlı ordularına karşı koyuşun müstesna bir örneğidir. Bu destansı zaferin temelinde güçlü bir inanç, büyük bir vatan aşkı ve özgürlük tutkusu vardır.

 

18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 106. yıldönümünde,bu destansı mücadelede yer alarak adını tarihe altın harflerle yazdıran başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, aziz şehitlerimizi, kahraman gazilerimizi ve fedakâr milletimizi minnet, saygı ve şükranla anıyoruz.

 

Bugün vatan, millet, bayrak aşkını ve hürriyet ve istiklal sevdasını hiç korkmadan, haykırarak söyleyenler olarak “ Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe ,durmadan yürüyeceğime ant içerim. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!” demeye kararlılıkla devam edeceğiz.

 

RPADD Mainz

 

             ANDIMIZ

Türküm, doğruyum, çalışkanım.

Ilkem, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.
Ey büyük Atatürk!
Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe, durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Varlığım, Türk varlığına armağan olsun.

Ne mutlu Türküm diyene!

 

Eşitlik ve özgürlük mücadelesi vermek zorunda bırakılan kadınlarımızın hayatın her alanında söz sahibi olmaya hakkı vardır. Özgür , mutlu , korkusuz, eşit , adil, güvenli, güçlü, kararlı ve umutlu kadınların dünyayı daha güzel, daha yaşanır , daha mutlu ve daha üretken bir dünyaya dönüştüreceğine eminiz. “Daha emin ve daha doğru olarak yürüyeceğimiz bir yol vardır; büyük Türk kadınını çalışmamıza ortak kılmaktır.” Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk işte bu sözleri ile Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyadaki yerini yükseltirken kadının önemini dile getirmiştir.

 

Tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutlarız.

 

Rheinland Pfalz Atatürkçü Düşünce Derneği - Mainz

   

  Acısıyla, tatlısıyla, iyisiyle, kötüsüyle umduğumuz 2020 yılı COVID 19 ile bütün dünyayı derinden etkileyen bir yıla dönüştü. Pandemiden dolayı kısıtlamaların, zorlukların, ekonomik kaygılarların dolu olduğu bir yıl oldu.

 

   Bu yıl içinde bulunduğumuz zorlu süreçte farkındalığımız elbette ki sağlıktı. Sağlığın yaşam için önemini ve değerini bir kez daha kavramış olduk. Güzel ve sağlıklı yarınlara kavuşmak için de sabırla ve umutla uygulanan karantina önlemlerine bağlı günler geçiriyoruz.

 

   Bu zorlu süreçte elbette bizler dernek yönetim kurulu olarak, üyelerimizle ve etkinliklerimize katılanlarla bir arada olmayı, değerli Atatürkçü konuklarımızı konferanslar aracılığıyla sizlerle bir araya getirmeyi, Türkiye Cumhuriyet’in en önemli değerleri olan milli günlerini bir arada kutlamayı, dernek toplantıları düzenlemeyi çok ama çok özledik.

   

   Umarız ki 2021 sizlere ve dünyaya daha fazla sağlık, daha fazla umut, daha fazla sevinç ve daha fazla mutluluk getirir. Din, dil, ırk, mezhep farkı gözetilmeyen herkesin ‘insan olmak’ ortak paydasında buluştuğu bir yıl olur.

 

   Rheinland Pfalz Atatürkçü Düşünce Derneği - Mainz yönetim kurulu olarak yeni yılınızı en içten dileklerimizle kutlar, sevdiklerinizle birlikte sağlıklı, mutlu, huzurlu bir yıl geçirmenizi dileriz.

 

Saygılarımızla,

RPADD Mainz Başkanı Ali Seyfi ve Yönetim Kurulu Üyeleri